DENİZCİLİK SÖZLÜĞÜ S-2
Selviçe |
Yelkenli bir gemi armasındaki hareketli halatlar. |
Selviçe Boncuğu |
Selviçelerin donatıldığı tek delikli boğatalar. |
Sephiye |
Bir cismin su üstünde durmasını sağlayan yüzdürücü kuvvettir. |
Serdümen/Dümenci |
Gemilerde veya teknelerde dümen tutan personel |
Seren |
Direkler üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış gönder. |
Seren Vardevelesi |
Yelkenlerin seren yakalarını serene bağlamak için serenin bir cundasından diğerine kadar seren üzerindeki mapalardan donatılan halat veya demir çubuklar. Yelkenleri sarmak üzere marsipetlere basan personel elleri ile serenin vardevelesine tutunurlar. |
Seren Yakası |
Yelkenlerin serene bağlı üst kısımları. (matafyon yakası). |
Seyftivalf |
Emniyet valfı |
Seyir |
Bir gemi veya deniz aracının bir mevkiden gidilmesi istenilen diğer bir mevkiiye emniyetle götürülmesi. |
Seyir Defteri/Jurnali |
Gemi jurnali. |
Seyir Fenerleri |
Gemi ve deniz araçlarının seyir halinde bulundukları zaman çekmek ve yakmak zorunluluğunda oldukları “Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğünde Belirtilmiş” fenerler. |
Seyir Jurnali |
Bütün gemilerde seyirde ve limanda bulundukları süre içinde olayların ve önemli işlemlerin günlük olarak kayıt edildiği kaptan tarafından veya yetki verilen personel tarafından tutulan ve denetlenen hukuki geçerliliği olan bir kayıt defteridir. Bu defterler ilgili makamları tarafından onaylanmış olarak gemilere verilirler. |
Seyir Kamarası |
Seyir ile ilgili hesapların yapıldığı, içinde harita masası ve dolapları (folyo dolapları) ile lüzumlu neşriyatın ve seyir malzemelerinin bulunduğu köprüüstünün gerisindeki kamara. |
Seyir Yardımcıları |
Deniz fenerleri, ışıklı şamandıralar, radyo sinyalleri, görünür seyir işaretleri ve elektronik mevki koyma tesis ve istasyonları gibi gerek milli gerek milletlerarası standartlara göre gemilerin seyir ve emniyet kolaylığına yardımcı olan tesis ve araçlar |
Seyretmek |
Denizde bir istikamete doğru gitmek, seyir halinde olmak |
Sığ Su |
Denizin (genellikle sahil kısmına yakın) herhangi bir kısmında teknelerin seyretmelerine uygun olmayacak şekilde az su bulunan pek derin olmayan yerler |
Sığlık |
Derinliği az olan ve gemilerin seyretmeleri tehlikeli olan yerler |
Sıvırya |
Filika hamlacılarının arkalarındaki ve pruvacılarının önlerindeki kürekçiler. (Hamla sıvıryası, pruva sıvıryası); Herhangi bir işe ara vermeden devamlı yürütmek. |
Siğil |
Herhangi bir cismin altına bir şey sürmek için veya yara savunma malzemesi olarak kullanılan bir tarafı yontulmuş ve sivri ağaç takozlar |
Silistre |
Lumbarağzında selamlama veya gemi dahilinde yapılacak anonstan önce dikkati çekmek maksadıyla kullanılan kemikten veya madenden yapılmış tiz ses çıkartan bir cins düdük. |
Silongo |
Cunda yelkenlerinin serenini, cundalarından kaldıran kandilisa. |
Silyon Feneri |
Gece ve karanlıkta, gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında yaktıkları ufkun 20 kertelik bir sahasından berrak havada en az 5 milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran daha aşağıda olan beyaz renkli fenerlerdir. |
Simofor |
İki gemi veya sahil istasyonu arasında kısa gönderli dört köşe sancaklarla yapılan görünür muhabere usulü. |
Sinar |
Kalafatçıların armuzlara üstübü sıkıştırmakta kullandıkları bir çeşit demir siğil. |
Sintine |
Gemi makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zeminin altında, genellikle ambar güvertesinin altında kalan ve gemi içinden sızan sularla makine ve kazan dairelerinden akan yağ yakıtların toplandığı en alt kısım. |
Sintine Tulumbası/Pompası |
Sintinede biriken sıvıların boşaltılması için kullanılan tulumba/pompa |
Sis İşareti |
Siste seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtmek üzere düdükle verdikleri işaret. |
Sis Kampanası |
Demirde veya şamandırada yatan gemilerin siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları kampana. |
Sisal Halat |
Manila halattan çekme gücü daha zayıf olan bitkisel halat. |
Siya |
Filikalarda kürekleri baştan kıça doğru hareket ettirmek |
Siya Etmek/Siya Kürek |
İleri yolla giden bir filikanın durdurulması maksadıyla küreklerin ters tarafa doğru çekilmesi |
Soğra [Sokra] |
Armuz kaplamada, kısa gelen kaplama tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki çizgi. |
Soluğan |
Uzun mesafelerden gelen fırtına sonrası ilerleyen dalgalar |
Su Çekimi |
Geminin su kesimi ile omurgası arasındaki dikey mesafe. Su çekimi miktarını göstermek üzere baş ve kıç bodoslamanın her iki tarafına rakamlar konulur, bu rakamlara kana rakamları denir. |
Su Ürünleri |
Denizler, iç sular ve suni olarak yapılmış havuz, baraj, gölet, dalyan ve çiftlik gibi tesislerde tabii ve suni olarak istihsal edilen, yetiştirilen su bitkileri, balıklar, süngerler, yumuşakçalar,memeliler, sürüngenler, kabuklular gibi canlılarla bunlardan imal edilen ürünler. |
Sualtı Tüfeği |
Sualtında balık avında kullanılan lastik veya metal yaylı, gaz veya hava basınçlı tüfekler. |
Suga Etmek |
Vira edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola, suga cıvata vb). |
Sugari Etmek |
Irgat fenerine vurulmuş olan halatın ihtiyaç halinde gevşetilerek akıtılması. Bu terim yerine kaçır terimi de kullanılır. |
Suhattı |
Teknenin gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasındaki çizgi. |
Suyu Suyuna Demirlemek |
Bir geminin çektiği su derinliğinden biraz fazla derinliğe kadar gelip demirlemesi |
Sübye |
Hafif işlerde kullanılan ve yalnız herhangi bir ağırlığın aksi tarafa çekilmesine yarayan bir donanım |
Sübye Armalı |
Direklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulunan tekneler. |
Sülyen |
Yeni konulan, veya raspa edilerek temizlenmiş olan çelik veya demir saçlar üzerine koruyucu olarak sürülen genellikle kırmızı renkteki astar boya |
Sürme İskele |
Birbiri üzerine aborda olmuş gemiler arasında gidip gelmeyi sağlamak üzere uzatılan enli tahtalardan yapılmış iskele |
Sürme Omurga |
Salma omurga da denilebilir. [Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan aşağı yukarı hareket ettirilebilen tahta veya madeni levha şeklindeki omurga olup yelkenli teknelerde yelkenle seyir anında devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için kullanılır] |
Sürüklenmek |
Herhangi bir sebep dolayısıyla hareket edemeyen teknelerin rüzgar ve akıntıya tabi olarak mevki değiştirmesi. |